#1
| ||||
| ||||
Mutlaka Okunması Gereken 10 Klasik Anton Çehov’dan Hikayeler, Anton Çehov Anton Çehov, Rus ve dahi Dünya öykücülüğünün en ileri örneklerinden, hatta belki de en iyisi. Onu okumak, tadı yarım şekilde damakta kalan, hemen bitmemesi için Tanrıya içtenlikle yalvarabileceğiniz, düşkünü olduğunuz birbirinden renkli şekerlemeleri yemeye benziyor. “Gene de ölümden söz edilirken akla gelen o itici korku yatak odasında hissedilmiyordu. Odadaki her şeyin öylece donup kalışında, annenin duruşunda, doktorun umursamaz yüzünde insanın içine dokunan, etkileyici bir şey vardı. Biz insanların anlayıp başkalarına anlatmayı daha uzun süre öğreneceğimiz, sanırım yalnızca müziğin yansıtma gücü bulabileceği, insan kederinin güzelliğiydi bu, hissedilmesi oldukça güç, incenin incesi bir güzellik!” (Düşmanlar) |
#2
| ||||
| ||||
Büyük Umutlar, Charles Dickens, 1861 Büyük Umutlar, İngiliz edebiyatının en önemli ve en bilinen yazarlarından Charles Dickens'ın eseridir. Taşrada yaşayan, anne ve babası ölmüş, ablası tarafından büyütülmüş Pip karakterinin yaşadıkları eserin konusudur. Dickens bu eserinde, İngiliz taşra yaşantısını ve zorluklarını, pranga mahkumlarının yaşamını, taşra insanlarının olaylara ve insanlara yaklaşımını ustalıkla ele almaktadır. "Kim tarafından yetiştirilirse yetiştirilsin, bir çocuğun içinde yaşadığı küçük dünyasındaki en ince, en hassas duygu adalet duygusudur. Bir çocuğun maruz kaldığı adaletsizlik çok küçük boyutlarda olabilir, ancak çocuk küçük bir insan olsa da içinde yaşadığı dünyada sahip olduğu her şey kendi ölçülerine göre büyüktür." Konu idiL tarafından (25 Nisan 2020 Saat 05:07 ) değiştirilmiştir. |
#3
| ||||
| ||||
Dönüşüm, Franz Kafka, 1915 Kitabın başrolü Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak görüyor. Kafka okuyucusuna bir böcek (toplumdan soyutlanmış ve yalnızlaşmış insan) üzerinden öyle bir mesaj veriyor ki tek kelime ile mükemmel. "Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı." Konu idiL tarafından (25 Nisan 2020 Saat 05:07 ) değiştirilmiştir. |
#4
| ||||
| ||||
Bülbülü Öldürmek, Harper Lee, 1960 Kitap, 1930'larda geçiyor. 9 yaşındaki bir kız çocuğu olan Scoutun ağzından anlatılan roman, daha sade ve anlaşılır bir hale bürünüyor. Scoutun abisi Jem, yakın arkadaşı Dill ve avukat babaları Atticusun çerçevesinde oluşan bir hikaye... "Bülbüller yalnızca müzik üretirler, bizi eğlendirmek için. Bahçeleri yağmalamazlar, tarlalarda yuva yapmazlar. Yalnızca şarkı söylerler. Hem de yürekleri paralanana dek. İşte o nedenle günahtır bülbülü öldürmek." Konu idiL tarafından (25 Nisan 2020 Saat 05:07 ) değiştirilmiştir. |
#5
| ||||
| ||||
Genç Werther'in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe, 1774 Goethe'nin 1774 yılında henüz 25 yaşında iken sadece 2 haftada yazdığı romanı.. Eser, kahramanımız Werther’in arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Kelimenin tam anlamıyla bir başyapıt..Kitabı okurken Werther’in üzüntüsünü, öfkesini ve kısacası tüm hislerini kalbinizde hissedebiliyorsunuz. "Dayanamadım; eğilip sevinç dolu gözyaşlarıyla elini öptüm. Ve yine gözlerine baktım. […] Lotte diğer eliyle yüzünü kapadı ve mendilini gözlerine bastırdı. Her ikisi de müthiş bir biçimde duygulanmıştı. […] ve birlikte döktükleri gözyaşları ikisini birleştiriyordu. Werther'in gözleri ve dudakları Lotte'nin kolunda kor gibi yanıyordu; Lotte ürperdi uzaklaşmak istiyordu, ama keder ve acıma duyguları kurşun gibi çökmüştü üstüne. ] Werther'in ellerini sıkıp göğsüne bastırdı, acıyarak başını eğdi ve ikisinin de yanan yanakları birbirine değdi. Werther ona sarıldı, onu bağrına bastı ve titreyen, mırıldanan dudaklarını ateşli öpücüklere boğdu." Konu idiL tarafından (25 Nisan 2020 Saat 05:08 ) değiştirilmiştir. |
#6
| ||||
| ||||
Hamlet (William Shakespeare, 1603) Hamlet, babasının öldürüldüğünü bir hayaletten öğrendikten sonra, intikam planları yapmaya başlar. Etrafında dönen türlü türlü desiselere karşı uyanık olmak zorundadır.Tam bir intikam tragedyası şaheseri. ''...Kötü fallar umurumda değil benim. Serçenin ölmesinde bile bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta...' |
#7
| ||||
| ||||
Suç Ve Ceza (Fyodor Dostoyevksy) Rus yazar Fyodor Dostoyevski tarafından Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde, on iki ayda yayımlanan romandır. Daha sonra tek cilt olarak yayımlanmıştır. Neredeyse her kitabı Dünya Klasikleri arasına girmiş olan Dostoyevski'nin en çok ilgi gören, beğenilen romanıdır. Dünya Edebiyatı'nın en çok okunan, en büyük romanlarından biri olarak kabul edilmektedir.(Vikipedi) Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz. (İncil: Matta: 5) |
#8
| ||||
| ||||
Gurur Ve Önyargı (Jane Austen, 1813) Gurur ve Önyargı, İngiliz yazar Jane Austen'in ikinci romandır. 18 Ocak 1813'te yayımlanan roman, 1796-1797 yılları arasında kaleme alınmıştır. Gurur ve Önyargı kitabı karakter bakımından oldukça zengin bir kitaptır. "Bırakın başka yazarlar suçun ve acının üstünde dursunlar ben elimden geldiği kadar çabuk bırakacağım bu nefret uyandırıcı konuları" |
#9
| ||||
| ||||
Savaş Ve Barış (Leo Tolstoy, 1865-1867) 1869 yılında yayınlanan, edebiyatçılar tarafından oluşturulan çoğu listede gelmiş geçmiş en iyi romanlarda zirvede olan bir baş yapıt. "Savaş ve Barış nedir? Bu bir roman değil, bir poem de, bir vakayiname de değil. Savaş ve Barış, yazarın tam da dile getirildiği biçimde dile getirmek istediği ve yapabildiği bir şey." |
#10
| ||||
| ||||
Anna Karenina (Leo Tolstoy, 1873-1877) Tolstoy bir gün bir tren istasyonunda bir olayla karşılaşır. (Baya bir oldu) Olayın ne olduğunu söylersem kitap için ağır spoiler olur. Çünkü, Anna Karenina'yı bu olay üzerine yazmayı düşünür. "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir." diye başlar roman. Daha ilk cümleden gidişat belli olmuştur: Aile kıyaslamaları. Birçok aile işlenmesine rağmen özelde iki buçuk aile üzerinden mutluluğa ve mutsuzluğa bir gözlem yapılır. (Buçuklu kısım için Bkz.: Anna Karenina, Yazan: Lev Tolstoy) Alıntı. |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |